YÜKSEKOVA - JİTEM tarafından 14 Nisan 1995 tarihinde Van merkezdeki bir camiden çıkarken 01 EA 600 plakalı Toros, 65 ER 279 plakalı Doğan, 06 SH 600 plakalı Broadway ve 34 ALL 82 plakalı bir otomobildeki kişiler tarafından kaçırılan işveren Kadir Keremoğlu'ndan o tarihten bu yana haber alınamıyor.
Van Tur otobüs seyahat şirketinin sahibi Keremoğlu, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in "Elimizde PKK'ye yardım eden Kürt iş adamlarının listesi vardır" açıklamasının ardından işadamlarının hedef alınması organizasyonuna kurban gittiği tahmin ediliyor.
JİTEM’in haraç istediği belirtilen Keremoğlu’nun bunu kabul etmemesi üzerine hedef seçildiği belirtilirken, ailenin yaptığı araştırmalarda kaçırma işine karışan araçlarda “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, Alaatin Kanat, Şehmuz Durak, Sıddık Işık, Adil Temurtaş, Bayram Aksoy adlı JİTEM elemanlarının bulunduğu belirlendi.
Keremoğlu'nun kaçırılmasının ardından aile başta dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Hakkari Milletvekili Mustafa Zeydan ve adı Susurluk davasında geçen Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'i başvurdu ancak sonuç alamadı. ‘Asıl hedef bendim’ 20 yıldan beri sürdürdükleri hukuk mücadelesine rağmen halen soruşturma aşamasının geçilmediğini ve babasının katillerinin serbest bir şekilde dolaştığını aktaran Bahattin Keremoğlu, “Asıl hedef bendim. Beni ele geçiremeyen bu insanlar babamı kaçırdıktan sonra MİT elemanı Abdulhekim Özdemir, Tahir Çınar ile Kemal kod Kürşat aracılığıyla 200 bin Mark istediler. Babam kaçırıldıktan 2 saat sonra Van Savcılığı’na başvurdum ancak savcı, 24 saat geçtikten sonra işleme koyacağını belirtti. 24 saat beklenirse çok geç olacağını, babamı götüren çetelerin belli olduğunu, kaçıranlardan Şehmuz Durak'ı yakalayarak karakola teslim etmeme rağmen savcı şikayetimi dikkate almayarak kayıp prosedürünü uyguladı. İtirafçı Murat Demir ve Murat İpek savcılık ve mahkemede verdikleri ifadede ‘Kadir Keremoğlu Şehmuz Durak tarafından alınarak Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’a teslim edildi' ifadesine rağmen dava açılmadı” dedi. ‘Katillere Nevraz Özalp ve Şehmuz Durak üzerinden ulaşabilirler’ Dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş'a giderek yardım talebinde bulunduğunu da belirten Keremoğlu, valinin kendisine, “Bana yazılı olarak gelme, sana ancak şifahen yardımcı olabilirim" dediğini aktardı. Dönemin Emniyet Müdürü’nün ise “Siz devlete karşı isyan mı çıkaracaksınız” diyerek susmalarını istediğini ve tehditler savurduğunu dile getiren Keremoğlu, “Bugün dahi devlet babamın katillerine Yarbay Nevraz Özalp ve Şehmuz Durak üzerinden ulaşabilir. Her hafta kayıp yakınları olarak faillerimizi sorgularken, burada adı geçenlerin tamamı kayıpların failleridirler. Sadece babam değil, bu kişiler çok sayıda insanın failidirler. Türkiye'deki faillerin kilit isimleri bunlardır" dedi. Soruşturma Anayasa Mahkemesi’ne gitti Keremoğlu, 20 yıl boyunca çalmadıkları kapı kalmamasına rağmen kendilerine cevap vermeyen yargının görevini yerine getirmesi halinde bir çok “faili meçhul” cinayetin de çözülebileceğine vurgu yaptı. İşlemeyen yargı sürecini anlatan Keremoğlu, "1995 yılından 2002 yılına kadar Diyarbakır DGM'de soruşturma yürütüldü. Ancak DGM dosyayı kapatarak Hakkari’ye gönderdi. Burada da bir şey çıkmayınca 2010’da Van 2. İdare Mahkemesi’ne gönderildi, ancak mahkeme reddetti. Ayhan Çarkın'ın itirafları doğrultusunda Ergenekon davasına müdahil olduğu Van Yetkili Özel Savcılığı’na ifade verildi. Ayhan Çarkın ifadesinde Keremoğlu, Özgür Gündem Gazetesi muhabiri ve bir MİT elemanının da bulunduğu toplu mezarı tarif ettiğini ancak kazı işleminin gösterdiği yerde değil farklı alanda yapıldığını söyledi. İç hukuk yollarının kesilmesiyle 2014/15244 nolu dosya ile Kadir Keremoğlu'nun derin devlet çeteleri tarafından haraç alınması için kaçırılarak, öldürüldüğü için Anayasa Mahkemesi’ne gönderdik. Şuana kadar Anayasa Mahkemesi’nde bir cevap çıkmadı. Bu derin devlet çetelerini devlet gizlese de biz açıklıyoruz. Devlet geçmişiyle yüzleşmeden Kürt halkı ile bir gelecek kuramayacaktır. Buradan devletin yetkililerine çağrım, İstanbul, Batman, Yüksekova gibi bir çok yerde her hafta kayıplarını soran bu halk, bir taraftan devletten hesap soruyor. Artık devlet hesap vermeye kendini hazır hissetmelidir” çağrısı yaptı. Keremoğlu ailesi, iç hukuk yollarından sonuç alamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidecek.
SAMİ YILMAZ / DİHA