Haberler

Bizden Koparılanlar

Süryani 'faili meçhuller'in aileleri: Katiller yargılansın

11.4.2014


SEDAT SUR - MARDİN

Türk devletinin Kürdistan’da bir savaş yöntemi olarak devreye konulan faili meçhullerde sadece Kürtler katledilmedi. 1980’li yıllardan itibaren Süryanilere karşı da çok sayıda ‘faili meçhul’ cinayet gerçekleştirildi.

Avrupa Süryaniler Birliği Üyesi David Vergili’nin verdiği bilgiye göre, 1987-2000 yılları arasında 60’a yakın Süryani ‘faili meçhul’ cinayetlerle katledildi.

Süryani köylerinin boşaltılmasını sağlamak amacıyla JİTEM eliyle gerçekleşen bu cinayetler Mardin ve ilçelerinde  yoğun olarak yaşandı.

Süryaniler için faili meçhul cinayetler döneminin başladığı 1987 yılındaki ilk cinayetlerden biri olan Aho Gabriel (Erdinç) ve 1998 yılında polis tarafından katledilen  Fehmi Yarar'ın aileleri ilk kez ANF'ye konuştu.

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora'nın 80'li yıllardan başlayarak bir çok Süryani vatandaşın katledildiği cinayetlere ilişkin olarak geçtiğimiz Şubat ayında Meclis’e cinayetlerin aydınlatılması ve faillerin ortaya çıkarılması için araştırma önergesi sunması ardından konuşan aileler cinayetlerin aydınlatılarak faillerin yargılanmalarını istedi.

Henüz 37 yaşındayken katledilen Aho Erdinç'in kardeşi Diba Gabriel, abisinin Süryani köylerinin boşaltılmasına karşı mücadele ettiği için katledildiğini belirterek ''Abimi Bagok dağında buluna Süryani köylerini boşaltmak isteyen devletin organize ettiği kontrgerilla katletti'' dedi.

Midyat 'taki evinin önünde polis tarafından katledilen Fehmi Yarar’ın babası 80 yaşındaki Maxsimenco Yarar ise “Artık ömrümün sonuna geldim, ölmeden oğlumu katledenlerin hesap vermesini istiyorum” diye konuştu.

Aileler bu toprakların asıl sahiplerinin kendileri olduğunu söyleyerek, topraklarını asla bırakmayacaklarını ve geçmişin hesabını sormak için sonuna kadar mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.

ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE KATLEDİLDİ

Abisi Aho Erdinç'in  1987 Haziran ayında Nusaybin’e bağlı Bağok dağı eteklerinde bulunan Arbo (Taşköy) köyünde sabah saatlerinde evinin damında uyuduğu sırada Kontrgerilla olduklarını düşündükleri kişilerce kaleşnikof silahlarla taranarak katledildiğini söyleyen kardeşi Diba Gabriel, olayın yaşandığı anları şöyle anlattı: ''Olay yaşandığı esnada evde annem babam ve Aho’nun sekiz çocuğu bulunuyordu. Abim, evlerin damlarına kurulan yazları uyuduğumuz 'taht' dediğimiz yerde uyuduğu sırada kaleşnikof silahla çocukları ve anne babamın gözleri önünde  taranarak katledildi.''

‘AMAÇLARI KÖYLERİMİZİ BOŞALTMAKTI'

Abisinin  katledilme nedeni olarak devlet tarafından Bagok bölgesinde bulunan Süryani köylerinin boşaltılmak istenmesini gösteren Gabriel,  ''Abim Aho, Süryani köylerinin boşaltılmasına karşı mücadele eden bir şahsiyetti. Köyünü terk etmiyordu ve diğer köylülerin de köyü terk etmemesi için mücadele ediyordu. Abimi katledenlerin amacı Süryani  köylüleri sindirerek köylerini boşaltmaktı.'' diye devam etti.

Abisi Aho Erdinç'in  Bagok dağı köylerinde yaşayan Süryaniler için özel bir şahsiyet olduğunu hatırlatan Diba Gabriel, Abisinin Süryanilerin kanaat önderlerinden biri olduğunu ve katledilmek için seçilmesinin tesadüf olmadığını belirtti. 

Çiftçilik yaparak geçimini sağlayan abisi Aho Erdinç’in Süryani köylerinin boşaltılmasına karşı mücadele ettiğini  ifade eden Diba Gabriel, Abisinin devletin Süryani köylerinin boşaltılmasına dönük baskılarına da ''burada doğduk ve burada öleceğiz' diyerek direndiğini ve göç etmediğini  aktardı. 

KATLİAMLARDAN SONRA GÖÇLER HIZLANDI

Abisinin katledilmesine tanık olan  anne-babası ile Aho Gabriel’in çocuklarının daha sonra devletin devam eden baskılarına  dayanamayarak İsveç'e göç ettiklerini anlatan Diba Gabriel, ''Ailemiz abim katledildikten sonra göç etmek zorunda kaldı. Baskılara daha fazla direnemediler. Muhtarımızın evi de abim katledildikten kısa bir süre sonra tarandı, o sırada muhtarın evinde bulunan bir genç kurşunların hedefi olarak yaşamını yitirdi. Bu olaydan sonra da annem, babam abimin çocukları ve tüm köylüler köyü boşalttılar'' ifadelerini kullandı.

Annesi Nursa Erdinç'in 87, babası Melke Erdinç'in ise 89 yaşında İsveç'te, memleketlerinden uzak olmanın acısıyla öldüklerini söyleyen Gabriel, Anne ve babasının vasiyetlerine uygun olarak köyleri Arbo'da toprağa verildiklerini kaydetti. Gabriel, Aho'nun eşi ve çocuklarının ise şu anda halen İsveç'te yaşamlarını sürdürdüklerini kaydetti.

FİZİKİ SOYKIRIM İLE BİRLİKTE TOPRAK SOYKIRIMI

Süryanilerin  fiziki soykırımın yanı sıra yaşadıkları bir başka soykırımın da toprak soykırımı olduğuna değinen Diba Gabriel, köylerinin boşaltılması ardından köyde kalan çok sayıda arazilerine de devlet tarafından orman arazisi adı altında el konulduğunu ifade etti. Gabriel, devlet zulmü nedeniyle boşaltılan Süryani köylerinde araziler işlenmediği için orman arazisi olarak hazineye devredildiğine dikkat çekerek, bunun da ayrı bir katliam ve hukuksuzluk olduğunu vurguladı.

'BU ÜLKENİN ESAS SAHİPLERİYİZ'

Süryani cinayetlerinin aydınlatılması çağrısı yapan  Diba Gabriel, “Bu cinayetlerin aydınlatılması lazım. Bizler bu ülkenin esas sahipleriyiz burada doğduk burada öleceğiz.  Hiç bir yere gitmeyeceğiz.  Bu davalarda zamanaşımını asla kabul etmeyeceğiz. JİTEM katillerinin cezalandırılmalarını istiyoruz. Gasp edilen topraklarımızın geri verilmesini istiyoruz. Eğer özgür bir ülke düşünceleri varsa  önce bu olayları aydınlatsınlar faillerini yargılasınlar ve el konulan topraklarımızı geri versinler” diyerek konuşmasını noktaladı.

OĞLUM KOLLARIMIN ARASINDA CAN VERDİ’

Dokuz çocuk babası olan oğlu Fehmi Yarar ise, 1998 yılında polisler tarafından Midyat merkezde bulunan evlerinin kapısında gece vakti katledildi.

Anne 80 yaşındaki Maxsimenco Yarar,  olay gecesini şu sözlerle anlattı: ''Oğlum kahvehaneden gelirken kapımızın önünde arkasından gelen polisler tarafından kurşunlandı. Kapı açılmıyordu, oğlum kapıyı açmamız için seslendi, biz kapıyı açana kadar arkadan yetişen polisler oğlumu vurdu. O gece yaşadığım acıyı asla unutamam. Hastaneye götürürken yolda kaybettik. Oğlum kollarımın arasında can verdi. Korkudan kimseye dava açamadık.”

Ailesinin bu olaydan sonra dağıldığını anlatan Maxsimenco Yarar, gelini ve torunlarının  İsveç, Almanya ve Amerika'ya yerleştiklerini ve halen orada yaşadıklarını, kendisinin ise yalnız da olsa topraklarında kalmayı tercih ettiğini ifade etti.

BDP Milletvekili Erol Dora'nın Meclise sunduğu araştırma önergesini memnuniyet ile karşıladığını belirten Maxsimenco Yarar, oğlunu katledenlerin bulunarak yargılanmasını istedi: “Artık ömrümün sonuna geldim, ölmeden oğlumu katledenlerin hesap vermesini istiyorum.”

EROL DORA'DAN ARAŞTIRMA ÖNERGESİ

BDP Mardin Milletvekili Erol Dora tarafından aralarında Fehmi Yarar ve Aho Gabriel cinayetlerinin de buluduğu  1980 yılından başlayarak günümüze kadar, Süryani vatandaşlara karşı işlenen ‘faili meçhul’ cinayetlerin aydınlatılması, cinayetlerin arkasında yatan sosyal ve siyasal nedenlerin ortaya çıkarılması, soruşturmaların etkili bir biçimde yürütülmesinin sağlanması için gerekli hukuki düzenlemelerin belirlenerek hakikatlerin açığa çıkarılması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını isteyen bir araştırma önergesi verilmişti.